22 Aralık 2012 Cumartesi

Türküler Dolusu

Kirazın derisinin altında kiraz
Narın içinde nar
Benim yüreğimde boylu boyunca
Memleketim var
Canıma ciğerime dek işlemiş
Canıma ciğerime
Sapına kadar.
Elma dalından uzağa düşmez
Ne yana gitsem nafile.
Memleketin hali gözümden gitmez
Binbir yerimden bağlanmışım
Bundan ötesine aklım ermez.

Yerliyim yerli olmasına
İlmik ilmik, damar damar
Yerliyim.
Bir dilim Trabzon peyniri
Bir avuç tiftik
Bir çimdik çavdar
Bir tutam şile bezi gibi
Dişimden tırnağıma kadar
Ressamım.
Yurdumun taşından toprağından şurup gelir nakışlarım
Taşıma toprağıma toz konduranın
Alnını karışlarım.
Şairim şair olmasına
Canım kurban şiirin gerçeğine hasına
İçerisine insan kokusu sinmiş mısralara vurgunum
Bıçak gibi kemiğe dayansın yeter
Eğri büğrü, kör topal kabulüm
Şairim
Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası
Ayak seslerinden tanırım
Ne zaman bir köy türküsü duysam
Şairliğimden utanırım
Şairim
Şiirin gerçeğini köy türkülerimizde bulmuşum
Türkülerle yunmuş yıkanmış dilim
Onlarla ağlamış, onlarla gülmüşüm.

Hey hey, yine de hey hey
Salınsın türküler bir uçtan bir uca
Evelallah hepsinde varım
Onlar kadar sahici
Onlar kadar gerçek
İnsancasına, erkekçesine
"Bana bir bardak su" dercesine
Bir türkü söylemeden gidersem yanarım.

Ah bu türküler
Türkülerimiz
Ana südü gibi candan
Ana südü gibi temiz
Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla
Köyümüz, köylümüz,  memleketimiz.
Ah bu türküler,
Köy türküleri
Dilimizin tuzu biberi
Memleket ahvalini onlardan sor
Kitaplarda değil, türkülerde ara Yemen'i
Öleni, kalanı, gidip gelmeyeni...
Ben türkülerden aldım haberi.

Ah bu türküler, köy türküleri
Mis gibi insan kokar, mis gibi toprak
Hilesiz hurdasız, çırılçıplak
Dişisi dişi, erkeği erkek
Kaşı kaş, gözü göz, yarası yara
Biçağı bıçak.
Ah bu türküler, köy türküleri
Karanlık kuyularda açılmış çiçekler gibi
Kiminin reyhasından geçilmez
Kimi zehir, kimi zemberek gibi.

Ah bu türküler, köy türküleri
Olgun bir karpuz gibi yarılır içim
Kan damlar ucundan, mürekkep değil
İşte söz, işte ses, işte biçim:
"Uzun kavak gıcım gıcım gıcılar"
İliklerine kadar işlemiş sızı
Artık iflah olmaz kavak ağacı
Bu türkünün yüreğinde sancı var.

Ah bu türküler, köy türküleri
Ne düzeni belli, ne yazanı
Altlarında imza yok ama
İçlerinde yürek var
Cennet misali sevişen
Cehennemler gibi dövüşen
Bir çocuk gibi gülüp
Mağaralar gibi inleyen
Nasıl unutur nasıl
Ömründe bir defa
Kazım'ın türküsünü dinleyen..

Bedri Rahmi Eyüboğlu

3 yorum:

  1. Bize özgün üretimler yapmak ve paylaşmak noktasında her zaman daha iyisi olabilir anlayışıyla izlediğim 5.gün sunumları çok güzeldi. yine arkadaşlarımızın uykusuzluğun ve açlığın karşılığını fazlasıyla ortaya koydular. Evet bu yürekli yoldaşlarımızı kutluyorum. Yolları/yolumuz her daim ışık olsun.
    Ayrılığın hüznünü yaşadık, yaşattık, sevdalı gözlerin nemlendiklerine şahit olduk, içimiz aynı hislerle burkuldu, görüşmek dilekleriyle bu sevdalı yüreklerden ayrıldık.
    Artık Türkiye'nin her ilinde yüreği aynı heyacanı taşıyan bir gönül dostumuz, bir yoldaşımız var.
    Yoldaşlarımın yolları ve bahtları açık olsun...

    YanıtlaSil
  2. Adnan hocam bu ülke bilmeli senin yüreğinde ki sızıyı , duyguyu... bize anlattığın gibi... herkes bilmeli ,herkes yaşamalı...
    Ağlamaklı oluşlarınız bu işin aşkından ,bu ülkenin geleceği olan çocukların aşkından...Benim de yüreğimi titrettiniz ya...benimde gözlerimi buğuladınız ya....Titretmelisiniz bu uğurda çalışan herkesin yüreğini...
    Yüreğinize sağlık....
    Bütün arkadaşların emeklerine ve sevgilerine sağlık...

    YanıtlaSil
  3. Liderimiz Adnan Yazgı'nın tutuşturduğu ateşle alevlenen kocaman yüreklerimizle çalıştık beş gün boyunca zaaflarımızı bir kenara koyup, dayanışma ve paylaşım içinde güzel ülkemiz için, çocuklarımız için...bu yaklaşımla çalışmaktı yorgunluğumuzu hissettirmeyen, yüreklerimizi kıpır kıpır yapan...
    Özgün ve Özgür insanlar hepinize selam olsun...

    YanıtlaSil

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Affiliate Network Reviews